23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

Çocuklarımıza bu bayramı hediye eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi saygı, şükran ve rahmetle anıyor; başta bugünü anlamlandıran çocuklarımızın ve tüm dünya çocuklarının bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK

Değerli öğretmen arkadaşlarım, saygıdeğer veliler ve yarınlarımızın güvencesi olan sevgili öğrencilerim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 103. açılış Yıldönümünde bir 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı daha yaşadığımız deprem felaketi tesiri altında bütün milletimizle birlikte kutluyoruz.

Osmanlı İmparatorluğu son yüzyılında topraklarını kaybetmiş, orduları dağıtılmış, ve İstanbul düşman tarafından işgal edilmişti. Memleketin kurtuluşunu Amerikan veya İngiliz mandasına girmekte görenler vardı. Anadolu’muzda ayrılıkçı örgütlenmeler başlamış, düşmanla işbirliği içine giren ayrılıkçılar vardı. Karamsarlığın yayılmaya başladığı bir zamanda Gazi Mustafa Kemal, Samsun’a çıkarak milletin azim ve kararlılığını istiklal ateşi ile tutuşturmuş, bağımsızlık yolunda önce Amasya’da, sonra Erzurum ve Sivas’ta kongreler düzenleyerek Anadolu yerel direnişlerini Kuvvayi Milliye hareketi altında birleştirmişti. Milletin temsilcilerini Ankara’ya davet ederek nihayet Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde ve onun “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” kararlılığıyla tutuşturulan bağımsızlık meşalesi, 23 Nisan 1920 Cuma günü Ankara’da, TBMM açılarak emperyalist pranga kırılmıştı.

İşte o diriliş ruhu, vatan ve millet sevgisi, bayrak sevgisi, iman ve inanç ile birleşerek bir milleti yeniden şaha kaldırdı. Bu şahlanışın adı; “Ya İstiklal ya ölüm”, meyvesi “Türkiye Cumhuriyeti” idi. Hür iradesini ortaya koyan bir millet, tek yürek olmuş, emperyalist güçlüklerin üstesinden gelerek mazlum milletlere de örnek olmuştur.

Sevgili çocuklar;

Sizleri geleceğe hazırlamaktayız. 2000 yıllık devletine bağlı, azimli, kalpleri birlikte çarpan, çağı yakalamış bir nesil yetiştirmek arzusundayız. Okuldan alacağınız bu birikim sizi, ailenizi, milletimizi, ülkemizi ve insanlığı yüceltecektir. Yeter ki, başarmak için inanarak çalışın. Ülkemize ve insanlığa faydalı olmak için, iyi insan olmak için samimi ve gayretli olun.

Kıymetli anneler, babalar…

Öncelikle böyle iyi aile terbiyesi almış çocuklar yetiştirdiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkürü bir borç biliyorum. Deprem sonrasında gösterdiğiniz dayanışma ve birlik için şükranlarımı sunuyorum. Bugüne kadar okulumuza verdiğiniz her türlü desteğe teşekkür ediyorum. Kıymetli aileler; çocuklarımız yarının Türkiye’sidir. Çocuklarımızı yarınlara birlikte hazırlıyoruz. Bu bağlamda sizlerin öğretmen arkadaşlarımın yol göstericiliğinde onlarla birlikte hareket etmesinize çok önem veriyoruz. Öğretmenlerimizi takip edin, okulunuza sahip çıkın. Övgüye değer, imrenilecek işler başarmak istiyorsak birlikte hareket etmeliyiz. Bizden beklenen görevin bilincindeyiz ve başarmayı bir görev addediyoruz.

Değerli meslektaşlarım;

Bugün yurt sathında ve yurtdışında yaşanılan heyecan ve duyguyu aynı istikamet ve aynı ülkü ile öğretmek bizim en temel görevlerimizden yalnızca biridir.

Sevinç ve gururla kutladığımız Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı; Gazi Atatürk’ün geleceğin teminatı olan çocuklarımıza sevgi ve güvenini gösteren armağanıdır. Bizler, bu sevgi ve güven ortamı içinde tüm dünyaya güven ve barış mesajları vererek; çocuklarımızı dünya sahnesine çıkarıyoruz. Ülkemizin, milletimizin, dünyanın ve insanlığın geleceği açısından büyük önem taşıyan bu ülkü, bizim okulumuzda ve ne mutlu ki bizim tarafımızdan öğretilmektedir. Bu ulvi görevde mesaimizi paylaştığınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

Saygıdeğer Misafirler; kıymetli arkadaşlarım, sevgili öğrenciler

Birkaç yıldır dünyada, kirli ve kanlı tarihlerine bakmadan aziz milletimizi soykırım yapmakla suçlayanlar şu gerçeği elbet kabullenecekler. Bizim medeniyetimiz insanlık medeniyetidir. Afrikanın çölleri, Amerikanın ovaları, Avrupanın düzlükleri kanlı ve vahşi geçmişinizle doludur. Srebnitsadaki toplu mezarlar 30 yıl öncesine aittir. Karabağ’da olanlar hep hatırlayacağımız soykırım değil midir? Bu necip milletin bir ferdi olarak diyorum ki bizim şeref ve övünç vesikası olan tarihimizde utanılacak bir ayıbımız yoktur.

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.