Enerji Tasarrufu Haftası

Enerji verimliliği, binalarda yaşam standardı ve hizmet kalitesinin, endüstriyel işletmelerde ise üretim kalitesi ve miktarının düşüşüne yol açmadan, birim veya ürün miktarı başına enerji tüketiminin azaltılmasıdır.

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakalığının Hazırlamış olduğu bilinçlendirme videolarına ulaşmak için TIKLAYINIZ

Toplumda enerji verimliliği kültürü oluşturulması, verimlilik ve çevre konularında farkındalığın artırılarak tüketim alışkanlıklarının pozitif yönde değiştirilmesi amacıyla, kaynakları sınırlı olan enerjinin israf edilmeden, gerektiği kadar ve verimli kullanılması ve bu tutumluluk bilincinin toplumda yaygınlaşması için her yıl ocak ayının 2. haftası “Enerji Tasarrufu Haftası” olarak kutlanır. Ülkemizde de enerji konuları çözmek için bakanlık düzeyinde bir organizasyon bulunması konun önemini göstermektedir. Enerji ulusal güvenlik sorunu yaratabilecek potansiyeli olan hayati derecede öneme sahiptir. 

Yalnızca insanların günlük hayatının işleyişi değil, yeryüzündeki doğal yaşamın işleyişi de tümüyle enerjiye dayanır. Bu denli önemli olan enerjinin bilinçsiz kullanımının ve israf edilmesinin de sadece bizlerin değil, bütün canlıların geleceği açısından kötü sonuçları olacaktır. Enerjinin gereğinden fazla kullanılması doğal kaynakların daha hızlı tükenmesine, çevrenin daha çok kirlenmesine ve küresel ısınmanın hızlanmasına yol açar. Ayrıca aile bütçesinden ve ülke ekonomisinden daha çok para çıkmasına da neden olur.

Enerji Tasarrufu Haftası boyunca enerji kaynaklarının sınırlı olduğuna, enerjinin doğru ve tutumlu kullanımına ve kayıpların azaltılmasının önemine ilişkin çeşitli etkinlikler yapılır, kamuoyu bilgilendirilir. Radyo ve televizyon kanallarında konuyla ilgili programlar düzenlenir; gazetelerde yazılar yayımlanır.

Enerjiyi tutumlu kullanmayı bilmek hem kendimiz ve ailemiz hem de ülkemiz ve dünya için çok önemlidir. Enerjinin tutumlu kullanımı, yalnızca bir hafta boyunca dikkat edilecek bir konu değildir. Bir yaşam tarzı olarak benimsenmelidir.

İklim değişikliği, sınır tanımayan ve gelişmişlik düzeyinden bağımsız olarak tüm ülkeleri etkileyerek bugün küresel ölçekte karşılaşılan en büyük sorunlardan biri olarak kabul edilmektedir.

Ülkemizin de yer aldığı Akdeniz havzası, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı en kırılgan bölgelerden biri olarak görülmektedir. Ülkemiz hâlihazırda iklim değişikliğinin sebep olduğu su kaynaklarının azalması ve çölleşmeden etkilenmeye başlamıştır. İklim değişikliği ile mücadele sadece bir çevre sorunu olarak algılanmamakta, düşük karbonlu ekonomiye küresel düzeyde geçilmesi ülkelerin büyüme stratejileri, enerji politikaları, sağlık politikaları, tarım politikaları, gıda güvenliği ve sürdürülerebilir kalkınma hedeflerini de şekillendirerek insanların yaşamlarında köklü bir değişim öngörmektedir.

 

1980’li yılların sonlarından başlayarak, insanların iklim sistemi üzerindeki olumsuz etkisini ve baskısını azaltmak için, Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşların öncülüğünde yapılan çalışmalar neticesinde 1992 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) ve 1997 yılında Kyoto Protokolü (KP) 2015 yılında ise Paris Anlaşmasını (PA) oluşturmuştur. BMİDÇS, KP ve PA bir yandan insan kaynaklı sera gazı emisyonlarını sınırlandırmaya yönelik yasal düzenlemeler getirirken, bir yandan da uluslararası emisyon ticareti, teknoloji ve sermaye hareketleri konusunda giderek etkin olmaya başlamıştır. 

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.

İzmir Bayraklı Bayraklı Ali Osman Konakçı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Yorumlar (0)
Resimsiz
Yorumunuz en az 10 karakter olmalıdır.(0)